
Çorum İnsani Değerler Platformu, İklim Değişikliği Kanunu ile ilgili yaptığı açıklamada, “Başta Çorum milletvekilleri olmak üzere, tüm meclise bu kanun teklifini oylamaya sunmadan önce tekrar gözden geçirmeleri ve olası etkilerini dikkatle değerlendirmelerini talep ediyoruz.” dedi.
İşte o açıklama:
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ KANUNU NEDİR NE DEĞİLDİR?
Birleşmiş Milletler (BM) tarafından dünyadaki en büyük tehditlerden biri olarak kabul edilen iklim değişikliği; aşırı hava olayları, kuraklık, yükselen deniz seviyeleri ve biyolojik çeşitlilikteki düşüşler gibi felaketlerin artmasıyla daha da ön plana çıktı. Bu durum, insanlar arasında büyük bir endişe yaratıyor. Bilim insanları, mevcut üretim ve tüketim alışkanlıklarımızın devam etmesi durumunda iklim değişikliğinin geri dönüşü olmayan sonuçlara yol açacağı konusunda hemfikir. Elbette, bazı karşıt görüşler mevcut olsa da iklim değişikliği konusunda uzmanlar arasında genel bir fikir birliği bulunuyor.
KANUN HAKKINDA ENDİŞELER GİDERİLMELİ
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde görüşülen 20 maddelik İklim Değişikliği Kanun Teklifi’nin ilk 4 maddesi kabul edildi. Ak Parti tarafından hazırlanan ve Meclis Genel Kurulu’na sunulan teklif, “yeşil büyüme vizyonu” ve “net sıfır emisyon hedefi” doğrultusunda iklim değişikliğiyle mücadeleyi amaçlıyor. Ancak teklifin içeriği ve oluşturduğu endişeler kamuoyunda tartışma yaratmış durumda.
Kanun teklifinin genel çerçevesi, sera gazı emisyonlarının azaltılması, iklim değişikliğine uyum ve buna ilişkin planlama ve denetim mekanizmalarını oluşturmayı kapsıyor.
Ancak yasa teklifine yönelik eleştiriler, sadece teknik detaylarla sınırlı değil.
Kabul edilen yasa maddeleri, birçok sektörde yeni yükümlülükler ve maliyetler getirebilir. Sanayi temsilcileri ve KOBİ’ler, özellikle enerji, ulaşım ve inşaat sektörlerinde artacak üretim maliyetlerinden endişe ediyor. Emisyon ticareti sistemi, karbon vergisi ve sertifika yükümlülükleri gibi düzenlemeler, küçük işletmelerin rekabet gücünü olumsuz etkileyebilir.
Mühendislik odaları ve akademisyenler ise Türkiye’nin bu dönüşüm için gerekli teknik altyapı, finansal kaynak ve insan gücüne henüz sahip olmadığını belirterek, yasanın hızlı geçmesinin uygulamada kaosa neden olabileceği uyarısında bulunuyor.
Ekonomistler ise karbon vergisi ve emisyon ticareti gibi sistemlerin adil dağılmayabileceğini, büyük şirketlerin yükümlülüklerden sıyrılabileceğini, küçük işletmelerin ise zarar görebileceğini savunuyor
Kanunun Meclis’te tümüyle kabul edilmesi durumunda, çevresel ve ekonomik birçok yeni düzenleme vatandaşın gündemine girecek gibi görünüyor.
DMM İDDİALARLA İLGİLİ CEVAP VERDİ AMA TOPLUMU TETMİN ETMEDİ
Dezenformasyonla Mücadele Merkezi, sosyal medya hesabından paylaşım yaparak, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’nda görüşülen ve 20 maddeden ilk dördü kabul edilen İklim Kanunu Teklifi’ne ilişkin kamuoyunda yer alan bazı iddiaların gerçeği yansıtmadığını bildirdi. DMM tarafından yapılan açıklamada, ‘Karbon ayak iziyle insanların özgürlüklerinin kısıtlanacağı’ yönündeki söylemlerin doğru olmadığı vurgulanarak, karbon ayak izinin azaltılmasına yönelik düzenlemelerin sadece üretim yapan organizasyonları kapsadığı, bireylerin anayasal haklarını kısıtlayacak herhangi bir hüküm bulunmadığı ifade edildi.
Söz konusu kanun teklifinin, tarım ve hayvancılığı korumayı, afet ve kuraklık risklerine karşı önlem almayı, su ve gıda arz güvenliğini teminat altına almayı amaçladığı belirtildi.
Türkiye’nin 2021 yılında Paris Anlaşması’nı kendi kalkınma önceliklerini gözeterek iç hukuka dâhil ettiği hatırlatılarak, bugüne kadar bu kapsamda vatandaşın mülkiyet hakkını kısıtlayıcı hiçbir uygulamanın hayata geçirilmediği vurgulandı.
ABD VE ÇİN SÖZLEŞMEYİ KABUL ETMİYOR
Gazze’ye on binlerce tonluk bombalar gönderen küresel eşkiyaların iklim konusundaki hassasiyetleri kesinlikle kabul edilebilir olmadığını hatırlatmak isteriz.
Batının küresel şirketler aracılığıyla dayattığı kapitalist yaşam tarzı ve getirdiği ”al-kullan-at” temelli tüketim davranışları iklim ve çevre kirliliğin en önemli sebebidir.
Dünyayı modernleşme adına işgal ettiği toprakları ve doğal kaynakları sömüren Batı, bu anlamda nesli ve ekini ifsat etmektedir, işgal ve soykırım başta olmak üzere dünyayı yaşanmaz hale getirmektedir.
Dolasıyla iklim değişikliğinin en önemli müsebbibi olan ABD’nin reddettiği, Çin’in umursamadığı sözleşmeyi, bir oldubittiye getirmeden toplumda tartışılmalı ve süreç şeffaf bir şekilde yürütülmelidir.
Başta Çorum milletvekilleri olmak üzere, tüm meclise bu kanun teklifini oylamaya sunmadan önce tekrar gözden geçirmeleri ve olası etkilerini dikkatle değerlendirmelerini talep ediyoruz.”